Birçok insanın yüreğini dağlayan Mehtap bebeğin trajik ölümü, toplumda büyük bir üzüntü ve infial yarattı. 2023 yılının Mart ayında, Türkiye’nin önemli şehirlerinden birinde meydana gelen olayda, 2 yaşındaki Mehtap’ın cansız bedeni bir ormanlık alanda bulundu. Küçük kızın hayatını kaybetmesiyle ilgili soruşturma başlatıldı ve aile üzerinde yoğunlaşan dikkatler sonucu Mehtap’ın anne ve babası gözaltına alındı. Olayın ardından yapılan araştırmalar ve yapılan adli incelemeler neticesinde, çiftin cezaları belli oldu.
Mehtap bebeğin kaybolduğu gün, ailesi tarafından polise başvuruldu ve bir arama çalışması başlatıldı. Olay yerine giden güvenlik güçleri, mahalle sakinleri ve gönüllülerin destekleriyle arama çalışmaları hız kesmeden devam etti. Ne yazık ki, kaybolduktan beş gün sonra Mehtap’ın cansız bedenine ulaşıldı. Yapılan otopsi sonucunda, küçük kızın ölüm nedeni olarak 'ihmal' ve 'zarar verici eylem' belirlendi. Bu durum, ailenin yargılanmasını kaçınılmaz hale getirdi.
Olayın ardından, Mehtap'ın annesi ve babası hakkında soruşturmalar başladı. Gözaltına alınan çift, ifadeleri alınmasının ardından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Savcılık tarafından hazırlanan iddianamede, aile bireylerinin 'çocuğa karşı istismar' ve 'ihmal' suçlarından cezalandırılmaları istendi. Mahkeme süreci, toplumun gözleri önünde gerçekleşti ve aile, yetersiz bakım ve gözetim nedeniyle ağır şekilde cezalandırıldı.
Sonuç olarak, mahkeme, anneye 15 yıl hapis cezası verirken, babaya ise 10 yıl hapis cezası verilmesine karar verdi. Ayrıca, çiftin başka çocukları varsa onların da güvenliğini sağlamak amacıyla sosyal hizmetlerin devreye girmesi talep edildi. Bu karar, Mehtap’ın katili ya da sorumlusunun bulunamaması gibi korkutucu senaryoları bertaraf etti ve toplumda haklı bir öfke yaratan bu trajedinin ardında bir nebze olsun adalet sağladı.
Mehtap bebeğin ölümü, çocuk istismarı ve aile içindeki sorunlar konularında toplumun daha duyarlı hale gelmesine yol açtı. Birçok sivil toplum kuruluşu ve insan hakları savunucusu, bu tür olayların bir daha yaşanmaması için hükümeti daha katı yasalar çıkarmaya ve çocukların korunmasına yönelik politikaları güçlendirmeye çağırdı. Bu trajedi, toplumda daha geniş bir bilince yol açmış görünmektedir.
Bunun yanı sıra, Mehtap'ın yaşamına ve kaybına atıfta bulunan sosyal medya kampanyaları da hızla yayıldı. İnsanlar, "Mehtap Işığım" ve "Çocuklarımızı Koru" başlıklı harekete katılarak, çocuk hakları üzerine farkındalık yaratmayı hedefliyor. Ülke genelinde toplumun farklı kesimlerinden gelen destek ve dayanışma mesajları, Mehtap’ın anısını yaşatma çabası olarak önemli bir yere sahip oldu.
Mehtap bebek örneği gibi acı olayların bir daha yaşanmaması için, toplumsal bilincin artırılması, ortaklaşa dayanışmanın sağlanması ve çocukların güvenli bir ortamda büyümesi için çaba harcanması gerektiği konusunda görüş birliği sağlanmış durumda. Bu tür trajediler, yalnızca bireysel olaylar değil, aynı zamanda toplumun genel sağlık durumu ve aile yapısı üzerinde de derin etkiler bırakmaktadır.
Mehtap’la birlikte hayata veda eden tüm çocuklar için dua eden, destekleyen, ses çıkaran ve bu tesirleri unutmayan herkes, bu dramın bir daha yaşanmaması için çağrıda bulunuyor. Aile içindeki iletişimsizlik, yetersiz eğitim ve sosyal destek eksikliklerinin giderilmesi, çocukların geleceği için gereklidir. Mehtap bebek, sadece bir sembol değil; mağdur olmuş tüm çocukların sesi ve simgesi olarak kalacaktır.
Sonuç olarak, cezası belli olan Mehtap bebeğin ailesi, hukuki sürecin ardından adaletin tecelli ettiğini düşünmekte. Ancak, kaybettikleri kızlarının hikayesi, sadece ceza ile değil toplumsal bir değişimle sonuçlanmalı. Bu trajik olayın ardında, tüm toplumun “Biz çocukları korumalıyız” mesajını alması gerekiyor. Herhangi bir çocuğun, Mehtap gibi trajik bir sona ulaşmaması adına artık adımlar atılmalı. Bu bağlamda sosyal hizmetlerin önemi, toplumda daha büyük bir farkındalığın oluşturulmasına hız kazandıracak bir unsur olarak öne çıkıyor.