Türk medyasının önemli isimlerinden birisi olan gazeteci Nihat Genç, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetti. Bu acı haber, sadece onun sevenleri değil, aynı zamanda gazetecilik camiası ve okuyucuları üzerinde derin bir etki bıraktı. Genç, kalemiyle birçok konuda toplumsal eleştirilerini cesurca dile getirerek dikkat çekmiş, yazılarıyla geniş kitlelerde yankı uyandırmış bir gazeteci olarak biliniyordu.
Nihat Genç, 1961 yılında İstanbul’da doğdu. Eğitimine burada başlayan Genç, genç yaşta gazeteciliğe ilgi duymaya başladı. İlk yazılarını üniversite yıllarında kaleme almaya başlamış ve kısa süre içinde çevresinde dikkat çeken bir yazar olarak tanınmıştır. Yazarlık kariyerine 1980’lerin başlarında atılan Nihat Genç, özellikle 1990'lı yıllarda köşe yazarlığıyla geniş bir okuyucu kitlesine ulaştı. Genç, birçok gazete ve dergide köşe yazıları yazdı, bu yazılarında dönemin sosyal ve politik konularına eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmayı seçti.
Gazeteci olarak hem mizahi üslubuyla hem de sert eleştirileriyle bilinen Genç, birçok kesimden destek ve tepki aldı. Onun yazıları, yalnızca gündemi takip etmekle kalmayıp, aynı zamanda okuyucularına düşündürücü sorular yöneltiyor ve toplumsal meseleleri sorgulatıyordu. Nihat Genç’in tanınan bazı eserleri arasında “Küçük Çocuk ve Marmara”, “Çırak” ve “Arayış” gibi kitaplar bulunmaktadır. Bu eserler, onun edebi kariyerinin en önemli yapı taşları arasında yer almaktadır.
Nihat Genç, kariyeri boyunca sadece gazetecilik yapmadı, aynı zamanda bir düşünce lideri olarak da öne çıktı. Yazılarına yansıyan düşüncelerle geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmayı başardı. O, genel olarak Türkiye’nin toplumsal meselelerine duyarsız kalmayan, cesur ve samimi bir kalem olarak okuyucularının aklında yer edindi. Nihat Genç’in yazdığı köşe yazıları, dönemin politik atmosferine yönelik eleştirileriyle dolu olmasının yanı sıra, aynı zamanda okuyucularını düşünmeye ve sorgulamaya sevk eden bir anlayışa sahipti. “Herkesin bir fikri var ama benim fikrim çok daha farklı” diyerek, özgün bakış açısını her zaman ön planda tutmuştur.
Her ne kadar eleştirileri nedeniyle bazı çevrelerden tepki alsa da, bu onu durdurmamış; tam tersine daha da cesaretlendirmiştir. Gazeteciliği bir meslek olarak değil, bir yaşam biçimi olarak gören Nihat Genç, Türkiye’nin gerçeklerini maskelemeyen duruşuyla unutulmaz bir kişilik olmuştur. Nihar Genç’in kaybı, yalnızca bir bireyin değil, Türkiye’nin entelektüel ve kültürel birikiminin kaybı anlamına gelmektedir.
Medya dünyasında birçok meslektaşı tarafından saygı duyulan Nihat Genç’in vefatı, Türk medyasının büyük bir kaybı olarak değerlendirilmektedir. Gazeteci arkadaşları, onu sosyal medyada paylaşımlar yaparak anıyor, eserleri ve yazılarıyla ona duydukları saygıyı bir kez daha ifade ediyorlar. Nihat Genç’in ardında bıraktığı eserler, gelecek nesillere aktarılacak bir miras niteliği taşımaktadır.
Nihat Genç, hayatına veda etse de bıraktığı izler ve mücadelesi, Türkiye’nin gazetecilik tarihindeki yerini sağlamlaştırmıştır. Kendisi, sadece bir gazeteci değil, aynı zamanda kalemiyle toplumsal değişimlere katkıda bulunmuş bir düşünür olarak da anılacaktır. Nihat Genç’in kaybının ardından, onun sağlam duruşunu ve cesaretini örnek alan yeni nesil gazetecilerin yetişmesi umuduyla, onun mirasını yaşatmak sadece bir görev, aynı zamanda bir sorumluluktur. Gazeteci Nihat Genç, kaleminin gücüyle tarihe damgasını vurmuş bir isim olarak daima hatırlanacaktır.
Onun hayata ve topluma yönelik eleştirileri, gazetecilik etiğine uygun bir şekilde derinlemesine düşündüren bir bakış açısıyla ortaya konmuştu. Bu nedenle, Nihat Genç’in anısı, gelecekte daha pek çok gazeteciye ilham kaynağı olacak, onların sorgulayıcı ve eleştirel bakış açılarını şekillendirecektir. Medyadaki yerini her zaman koruyacak olan Nihat Genç, tüm meslektaşlarına ve takipçilerine unutulmaz bir güçlü miras bıraktı.