Son zamanlarda birçok geleneksel mesleğin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu biliniyor. İstihdamın hızla değiştiği ve teknolojinin her alanda etkisini gösterdiği bu günlerde, bazı meslekler zamanla sahneden çekilmeye hazırlanıyor. Bu mesleklerden biri de, pek çok neslin geçim kaynağı olan ve yıllar içerisinde unutulmaya yüz tutan bir meslek. Ülkemizde bu mesleği icra eden son temsilcisi, zorlu hayat koşullarını ve mesleğin geleceğini değerlendirerek çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Geleneksel el sanatları, zamanla teknolojinin sunduğu kolaylıklarla yerini modern üretim yöntemlerine bıraktı. Bu değişim yalnızca üretimin değil, aynı zamanda mesleklerin de dönüşümünü beraberinde getirdi. Mesleğin son temsilcisi, babadan kalma bir dükkânın kapılarını açar açmaz, yılların birikimiyle dolu anılarına dalıyor. Emekli olmaya yaklaşan bu birey, gençlerin ilgisizliğinden ve mesleğe olan talebin düşmesinden yakınıyor. “Artık kimse bu işi yapmak istemiyor,” diyor. “Mesleğimi seviyorum, fakat küçük yaşlardan itibaren çocukların teknolojiye yönelmeleri beni kaygılandırıyor. Sadece aileden aldığım eğitimle değil, aynı zamanda bu meslek için çok emek harcadım. Ancak, günümüzde gençler kendi yollarını bulmaya çalışıyorlar ve benim mesleğimle pek ilgilenmiyorlar.”
Bu son temsilci, günlerden bir gün dükkânının kapılarını tamamen kapatmak zorunda kalmanın korkusunu yaşıyor. Herkesin teknoloji bağımlısı olduğu bu dönemde, el işçiliği ve tüketim kültürü gibi unsurların öneminin unutulmaması gerektiğini vurguluyor. “Teknolojinin sunduğu kolaylıkları inkar edemem. Ancak, geçmişin geleneksel sanatlarını yaşatmak o kadar önemli ki… Çocuklar için bir şeyler yapmak istiyorum; bu mesleği devam ettirmek adına atölyeler açmak ve gençlerle buluşmak gibi projelerim var,” sözleriyle umut dolu bir geleceğe dair mesleğini yaşatmak için çabalarını sürdürmeye kararlı olduğunu belirtiyor.
Son temsilci, elbette sadece karamsar bir tablo çizmiyor. Geçmişten gelen mirasını, aile değerlerini ve topluma olan katkılarını da sık sık vurguluyor. “Benim için bu meslek, sadece bir geçim kaynağı değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı. Bu kültürü yaşatmak istiyorum. Belki de gençlerin ilgisini çekmek için onları eğitmek ve onlara bu sanatın güzelliklerini göstermek gerekiyor. Bu şekilde, hem meslek yaşar hem de kültürel mirasımız takip edilir,” diye ekliyor.
Sonuç olarak, bu meslek sadece bir meslek olmaktan öte, yüzyıllar boyu süregelen bir kültürün temsilcisi. Ancak, zamanın hızla değiştiği, yaşam standartlarının yükseldiği ve insanların beklentilerinin değiştiği bir gerçek. Belki de bu son temsilciyi dinleyerek, mesleğin değerini ve geleceğini sorgulamak, genç neslin ilgisini yeniden canlandırabilir. Bunun yanı sıra, geleneksel el sanatları ve mesleklerin yaşatılması adına yapılacak her türlü çaba, geleceğe ışık tutabilir.
Bu hikaye, sadece bir mesleğin değil, aynı zamanda geçmişin nasıl önemsendiğinin ve geleceğin nasıl şekillendiğinin de bir yansıması. Son temsilci, mesleği bırakmayı düşünmüyor; aksine, onu canlandırmak için elinden geleni yapacak. Bu çaba, sadece kendi hikayesi değil, aynı zamanda tüm gençlere ilham verecek bir mesaj olarak karşımızda duruyor.