İklim değişikliği, dünya genelinde önemli bir sorun haline dönüşürken, Türkiye de bu soruna yanıt vermek amacıyla İklim Kanunu’nu hayata geçirdi. 2025 yılı hedefleri ile belirlenen ve yasalaşma süreciyle birlikte Resmi Gazete’de yayımlanan bu kanun, ülkenin çevresel politikasını dönüştürmeyi amaçlıyor. Peki, İklim Kanunu neleri kapsıyor ve 2025 için belirlenen hedefler neler? Bu yazıda, İklim Kanunu’nun içeriğini, önemini ve gelecekteki etkilerini kapsamlı bir şekilde ele alacağız.
İklim Kanunu, Türkiye’nin iklim politikalarını belirleyen ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen bir yasal çerçevedir. 2021 yılında yapılan COP26 İklim Zirvesi’nde alınan kararların bir sonucu olarak hazırlanan bu kanun, karbon salınımını azaltmayı hedeflemekte ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını teşvik etmektedir. Yasalaşma sürecinde, çeşitli çevre örgütleri, bilim insanları ve kamuoyu da dahil olmak üzere birçok paydaşın görüşleri alınmış ve kanunun şekillendirilmesinde katılımcı bir yaklaşım benimsenmiştir.
Ülkemizde iklim değişikliği ile mücadelede önemli adımlar atmayı hedefleyen İklim Kanunu, günümüzde pek çok ülkede örnekleri bulunan iklim yasalarının bir parçası olarak öne çıkmaktadır. Ülkemizin iklim hedefleri arasında, 2030 yılına kadar 2030’a kadar yüzde 21 oranında emisyon azaltımı, 2053 yılına kadar ise net sıfır emisyon hedefine ulaşmak yer alıyor. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için gerekli yasal ve mali çerçevenin oluşturulması, izleme ve raporlama süreçlerinin planlanması, son derece kritik bir öneme sahip.
İklim Kanunu, birçok madde ve düzenlemeyi içermektedir. Bu maddeler arasında özellikle aşağıdaki noktalar dikkat çekmektedir:
İklim Kanunu’nun önemli bir yönü, uygulanabilir olmasıdır. Hükümet, belirlenen hedeflere ulaşmak için gereken finansmanı ve kaynakları nasıl oluşturacağını ve bu süreçte hangi kurumsal yapıların devreye gireceğini de detaylı bir şekilde planlamaktadır. Ayrıca, yerel yönetimlerin de bu konuda üstlenecekleri sorumluluklar, gelecekte sürdürülebilir bir şehirleşmenin temel taşlarını oluşturacaktır.
Sonuç olarak, İklim Kanunu, Türkiye'nin ulusal ve uluslararası bağlamda iklim değişikliği ile mücadelesini güçlendirecek önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Yasal düzenlemelerle birlikte, kamuoyunun bilinçlenmesi ve iklim duyarlılığının artırılması hedefleniyor. 2025 hedefleri doğrultusunda atılacak adımlar, hem çevresel sürdürülebilirlik için hem de ekonomik kalkınma için kritik bir öneme sahip.
İklim Kanunu’nun getirdiği yenilikler ve hedefler doğrultusunda, tüm paydaşların birlikte hareket etmesi büyük önem taşıyor. Gelecekte, bu kanunun nasıl uygulanacağı ve hedeflerin ne ölçüde gerçekleştirileceği, Türkiye’nin çevresel vizyonunun başarıya ulaşmasında belirleyici rol oynayacaktır. Herkesin ortak sorumluluğudur; iklim değişikliği ile mücadele etmek için atılacak her adım, daha yaşanabilir bir dünya yaratma yolunda önemli bir katkı olacaktır.