Dede ve torunları, yaşadıkları evin tahliye edilmesine karşı çıkıyor. Türkiye genelinde yaşanan konut sorunları ve kiralamalardaki artış, birçok ailenin belini bükerken, bu durumdan en çok etkilenenler arasında yer alan bir aile, yaşadıkları acıyı gözler önüne serdi. Dede Ahmet Yılmaz (74), torunları Melisa (12) ve Emre (9) ile birlikte, evlerinin önünde düzenledikleri eylemde “Evimizden çıkmak istemiyoruz!” diyerek yetkililere seslendi.
Ahmet Yılmaz, yıllardır yaşadığı evi terk etme zorunluluğuyla karşı karşıya kaldığını ifade ederek, “Bu ev, benim için sadece bir yapı değil, anılarımın yaşandığı bir yer. Burada çocuklarımla, torunlarımla geçirdiğim nice güzel gün var. Biz bu evi çok sevdik” dedi. Evin tahliyesine ilişkin süreç hakkında bilgi veren dede Yılmaz, “Evimizin yeni sahibinin gelmesi ve bizim burada kalmamıza izin vermemesi üzerine böyle bir duruma düştük. Ama ben burada öleceğim!” diye ekledi. Yılmaz, çocukların güvenli ve mutlu bir ortamda büyümesi için evin tahliyesinin durdurulması gerektiğini savundu.
Torunları Melisa ve Emre, evlerinin kendileri için anlamını paylaşırken, gözyaşları içinde “Dede ile burada çok mutlu anılarımız var. Onunla bahçede oynuyoruz, yemekler yapıyoruz. Dışarıda oynamayı seviyoruz, bize ait olan bu evi çok seviyoruz. İstemiyoruz, buradan gitmek” diyorlar. Melisa, “Arkadaşlarımızla burada büyüdük, burada oynuyoruz. Buradan gitmek bizi çok üzüyor. Lütfen evimizi tahliye etmeyin!” diyerek dertlerini söylüyor. Emre de dede ve ablasının yanına eklenerek, “Biz çok mutluyuz burada. Evimiz bizim kalesi gibi” sözleriyle duygularını aktardı.
Bu olay, toplumda birçok insanın yaşamakta olduğu konut krizinin bir yansıması olarak dikkat çekiyor. Türkiye genelinde artan kiralar, düşen alım güçleri ve konut açığı nedeniyle binlerce aile benzer bir tehlike ile karşı karşıya kalabiliyor. Özellikle yaşlı ve çocuklu aileler için bu durum, sağlam bir yaşam alanı bulma mücadelesini daha da zorlaştırıyor. Aileler, böyle bir süreçte devletin kendileri için ne gibi çözümler ürettiğini sorgularken, mevcut sorunların çözümü noktasında çeşitli önerilerde bulunuyorlar.
Ahmet Yılmaz ve torunlarının durumu, toplumda farklı kesimlerden birçok insan tarafından destekleniyor. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar ve açıklamalar, bu tür durumların yalnız olmadığını vurguluyor. “Evimizin tahliyesi, sadece bizim sorunumuz değil. Aynı durumdan muzdarip olan birçok aile var. Bu duruma hep birlikte karşı çıkmalıyız” diyen Yılmaz, yaşadıkları olay üzerinden mücadele veren tüm ailelere destek çağrısında bulundu.
Aile, yaşadıkları evin önünde kalmayı sürdürerek, yetkililere iletmek istedikleri mesajı daha geniş kitlelere ulaştırmayı amaçlıyor. “Biz buradayız ve evimizi terk etmek istemiyoruz. Herkesin bizi duyması ve bu durumun çözülmesi için yanımıza gelmesini bekliyoruz” ifadeleriyle, seslerini kalabalıklara ulaştırma niyetindeler.
Ahmet Yılmaz ve torunlarının bu mücadelesi, sadece bir evin kurtarılması değil, aynı zamanda yapılması gereken toplumsal değişimlerin de bir göstergesi. Türkiye’de konut sorunlarına dikkat çekmek ve ailelerin daha insancıl şartlarda yaşamalarını sağlamak adına bir dayanışma talep ediliyor. Bu olay, toplumda geniş bir dayanışma, farkındalık ve çözüm arayışının başladığını gösteriyor. Sonuç olarak, dede ve torunlarının isyanı, aynı zamanda binlerce aile için sembolik bir anlam taşıyor.
Dede ve torunları, evlerinin önündeki mücadelesini sürdürmeye karar verdi ve bu süreçte kendilerine destek olacak insanları ve kuruluşları bekliyor. “Biz yalnız değiliz, hep birlikte bu sorunu çözebiliriz” diyerek, bu dayanışmanın önemine vurgu yapıyorlar.