Türkiye’nin denizleri, balıkçıların emekleriyle dolup taşıyor. Ancak, kıyılardaki hareketliliğin oldukça yoğun olduğu bu günlerde, balıkçıların iş bırakma eylemi yapma kararı almasının altında yatan sebepler dikkat çekiyor. Ekonomik sıkıntılar, denetimlerin artması ve yapılan ihlallere karşı uygulanan ağır cezalar, balıkçıların işlerine olan motivasyonunu azaltıyor. Binlerce lira tutarındaki ağır cezalar, balıkçıların hem geçim kaynağını hem de denizlerin biyoçeşitliliğini tehdit ediyor. Bu durum, denizle geçinenlerin yaşamını zorlaştırırken, ekosistem üzerinde de olumsuz etkiler yaratıyor.
Balıkçılık sektörü, yıllardır ülke ekonomisine önemli katkılarda bulunuyor. Ancak, 2023 yılı itibarıyla artırılan denetimler ve ihlallere karşı uygulanan ağır yaptırımlar, balıkçıları zor durumda bırakıyor. Sahil güvenlik, izinsiz avlanma ve aşırı avlanma gibi sebeplerle birçok balıkçıya binlerce lira tutarında para cezası kesiliyor. Balıkçıların bu şartlar altında nasıl ayakta kalacağı ise birçok soru işareti oluşturuyor.
Özellikle denizlerin korunması adına yapılan bu denetimlerin gerekliliği tartışılabilse de, denetimlerin nasıl ve ne amaçla yapıldığı üzerine ciddi eleştiriler söz konusu. Balıkçılar, avlanma izni olmadan tekne kullanmanın, ağaç ve diğer ekipmanı olmayanların yüksek miktarda ceza almasının, sektördeki küçük girişimcileri daha da zorladığını belirtiyorlar. Bunun yanında, denizlerdeki yaşam notalarına zarar veren ihlallere karşı bazı balıkçılar, sıkı denetimlerin gerekli olduğunu savunsa da, çok sayıda balıkçı cezaların aşırıya kaçtığını düşünüyor. Ekonomik kayıplar ve belirsizlikler, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan yerel balıkçılara olan talebin azalmasına yol açıyor.
Denizlerimizin geleceği ve balıkçılık sektörünün sürdürülebilirliği için uzun vadeli bir çözüm önerisi geliştirilmeye ihtiyaç var. Sıkı denetimlerin yanı sıra, balıkçılara yönelik bilinçlendirme çalışmaları, eğitim programları ve sürdürülebilir avlanma yöntemleri ile ilgili desteklerin artırılması büyük önem taşıyor. Balıkçılar, devletin düzenlemiş olduğu destek programlarının yeterli olmadığını, bu programların kapsamının genişletilmesi gerektiğini ifade ediyor. Balıkçıların gözünden, denizlerin korunması kadar, kendilerinin de korunması gerektiği vurgulanıyor. Unutulmamalıdır ki, denizlerimizdeki ekosistemin dengesi sağlanmadığı takdirde, gelecekte daha büyük sorunlarla karşılaşmamız muhtemeldir.
Sonuç olarak, balıkçıların iş bırakma eylemleri ve ihlallerin sonuçları, sadece ekonomik boyutlarıyla değil, aynı zamanda doğal çevre ile olan bağlarımızı da etkiliyor. Bu konuda atılacak adımlar, hem balıkçıların ekonomik sürdürülebilirliği hem de denizlerimizin sağlığı açısından kritik bir öneme sahip. Uzun vadede, balıkçılığın korunması adına denetimlerin gereksinimi gibi, desteklerin ve farkındalığın artırılması da büyük önem taşıyor. Balıkçılar, denizlerimiz ve dolayısıyla geleceğimiz için çözüme ulaşmak adına bir araya gelmeli ve seslerini duyurmayı sürdürmelidir.