Yemen'in başkenti Sana, 25 Ekim 2023'te ABD ordusuna ait uçakların gerçekleştirdiği hava saldırısıyla sarsıldı. Olayın hemen ardından yapılan resmi açıklamalara göre, saldırıda 12 kişi yaşamını yitirdi. Bu gelişme, Yemen'deki iç savaşın yeniden alevlenmesine ve uluslararası toplumda derin endişelere yol açtı. Yemen'deki durumu yakından takip eden uzmanlar, ABD'nin bu saldırısının nedenlerini ve olası sonuçlarını çeşitli açılardan değerlendirmeye aldı.
ABD'nin Yemen'deki hava saldırısının ardında yatan sebepler, ülkedeki karmaşık siyasi durumun bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Yemen, 2014 yılında Husi isyancılarının hükümeti devirmesiyle başlayan iç savaşın pençesinde kıvranıyor. O tarihten bu yana savaş, ülkede büyük bir insani krize ve geniş çapta can kaybına neden oldu. ABD'nin, Husi milislerine karşı Suudi Arabistan'la işbirliği içinde gerçekleştirdiği askeri operasyonlar, zaman zaman sivil hedefleri de kapsıyor. Bu son saldırı, özellikle son haftalarda Husi hareketinin artan saldırılarına karşı bir yanıt olarak yorumlanıyor.
Uzmanlar, Yemen'deki bu tür hava saldırılarının, sadece askeri hedefleri değil, aynı zamanda sivil hayatı da etkilediğini belirtiyorlar. Saldırının ardından bölgede yaşayan halk, büyük bir korku ve panik içinde başlarını siper edecek bir yer arıyor. Çocuklar, kadınlar ve yaşlılar da dahil olmak üzere masum insanların hayatını kaybetmesi, uluslararası kamuoyunda yankı bulmuş durumda.
ABD'nin yaptığı bu hava saldırısına karşı uluslararası toplumdan sert tepkiler geldi. Birçok insan hakları örgütü, bu tür saldırıların sivil halka verdiği zararı kınadı ve ABD'yi bu saldırılarla ilgili sorumluluğa davet etti. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Türkiye'de de etkili olan bazı uluslararası ilişkiler uzmanları tarafından yapılan açıklamalarda, “Hava saldırılarının arka planda yatan siyasi çatışmanın bir yansıması olduğu ve sivil halkın can güvenliğini tehdit ettiği” vurgulandı.
Yemen'deki bu gelişmeler, dünya genelindeki barış ve güvenlik için bir tehlike oluşturuyor. Saldırı sonucunda hayatını kaybedenler arasında çocukların da olduğu, bu durumun insanlık adına büyük bir utanç kaynağı olduğu ifade ediliyor. Sivil kayıpların artması, insani yardımların ulaştırılmasını da zorlaştırmakta ve Yemen'deki mücadele eden halkın yüzleşmek zorunda olduğu insani krizi derinleştirmektedir.
Diğer yandan, ABD'nin iç politikası ve dış politika uygulamaları, bu tür askeri müdahalelerin geleceğini de etkileyecektir. Siyasi analistler, Biden yönetiminin atacağı adımların, hem uluslararası toplum nezdindeki itibarını, hem de ülkedeki çatışma dinamiklerini değiştirebileceği konusunda endişelerini dile getiriyorlar.
Sonuç olarak, ABD'nin Yemen'in başkenti Sana'ya düzenlediği hava saldırısı, ülkede süregelen bir savaşın ve insani krizin ne denli derinleştiğinin bir örneği olarak kayıtlara geçiyor. Bu tür saldırıların sürekliliği, sadece Yemen değil, bölgedeki diğer ülkeler için de tehlike arz ediyor. Savaşın ve şiddetin, yeniden masumların hayatına mal olmasının önüne geçilmesi için uluslararası toplumun daha etkin bir rol alması gerekiyor.
Yemen’deki durum, sadece bölgesel değil aynı zamanda küresel barış için de ciddi bir tehdit oluşturuyor. Tüm dünya, bu trajik olayların bir daha yaşanmaması için gereken tedbirlerin acilen alınmasını umuyor. Savaşın getirdiği yıkımı durdurmak ve insanlık onurunu korumak için yapılan çağrılar, Yemen halkının sesi haline geliyor ve hala umudun var olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.