Hayatının neredeyse tamamını el emeği ile geçiren 87 yaşındaki Mesut Bey, Türkiye’nin unutulmaya yüz tutmuş mesleklerinden birine sahip. Kurduğu atölyede sadece işini yapmakla kalmıyor, aynı zamanda genç nesillere bu değerli geleneği aktarmak için var gücüyle çalışıyor. Bugün, el işçiliğinin inceliklerini ustaca yansıtan Mesut Bey’in hikayesi, geleneksel zanaatlerin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor ve ona hayran kalan pek çok kişinin de ilham kaynağı oluyor.
Mesut Bey, çocukluk yıllarında dedesiyle geçirdiği zamanları asla unutamıyor. Dedesinin ona gösterdiği el işçiliği, onun bu mesleği sevmesine ve gelecekteki hayatına yönelmesine sebep oldu. Kendi küçük atölyesinde, çocukluğundan beri öğrendiği teknikleri kullanarak çeşitli ahşap ürünler üretiyor. Her bir parçasında elinin değdiği, hayal gücünün ve yılların tecrübesinin birleşimi var. Artık gezegenin birçok yerinde kaybolan bu değerli el emeğinin yaşatılması gerektiğine inanarak, gençlere ustalığını öğretmenin özverisini gösteriyor. “Benim için bu iş bir hobi değil, bir yaşam biçimi,” diyor Mesut Bey.
Mesut Bey’in atölyesinde, geleneksel usullerle yapılan el yapımı eserler, modern hayatın karmaşası içinde değerini kaybetmemesi gereken hazineler arasında. Ahşap oymacılığı, marangozluk gibi meslekler, teknolojinin dünyayı sarmaladığı günümüzde fazlasıyla geri planda kalmış durumda. Mesut Bey, bu geleneği sürdürmek için gençlere eğitim vermekle kalmıyor; aynı zamanda onları bu sanata çekmeye de çalışıyor. “Gençlerin çoğu bir meslek sahibi olmayı hedefliyor, ancak çok azı el işçiliğine yöneliyor. Onlara bunun ne kadar değerli olduğunu göstermemiz gerekiyor,” diyor. Onun atölyesinde, gençler sadece zanaat öğrenmiyor; aynı zamanda sabır, disiplin ve el becerisi gibi önemli değerler üzerine de ders alıyorlar.
Çocukluğundan beri yaptığı el işçiliğini ileriye taşımak ve bu geleneği yaşatmak için büyük çaba sarf eden Mesut Bey, Türkiye’nin dört bir yanından gelen talepleri karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda özel siparişler de alıyor. Her bir ürün, yalnızca bir eşya olmanın ötesinde, Mesut Bey’in hayat hikayesini ve sevgisini barındırıyor. “Her bir parça, benim bir parçam. Onları üretirken ruhumu katıyorum,” diyerek işine olan bağlılığını vurguluyor. Kendi ustalığını genç kuşaklara aktarırken, bu el emeğinin yalnızca fiziksel bir iş değil, aynı zamanda bir sanat olduğunu da sürekli olarak hatırlatıyor.
Usta zanaatkar, aile geleneğinin devam etmesi ve bu alanın gençler için cazip hale gelmesi amacıyla, sosyal medya üzerinden de tanıtım yaparak, el işçiliğinin değerini vurguluyor. Genç nesillere ulaşarak, “Zanaat, onları gerçek hayata hazırlar. Bu sadece iş değil, aynı zamanda bir yaşam dersi,” diyor. Eğitimler vermenin yanı sıra, el emeğinin geleceğini teminat altına almak için çeşitli projelerde yer alarak bu kültürel mirası korumak için uğraşıyor.
Bu çalışmaları sayesinde, yaşadığı şehirde birçok hayran kazanan Mesut Bey, hem yerel hem de ulusal düzeyde etkinliklere katılarak, el emeğini ve zanaatı tanıtıyor. Zaman zaman katıldığı fuarlarda, yaptığı eserler sergileniyor. Bu sayede hem kendine hem de zanaatına olan ilgiyi artırmış oluyor. Fakat onun için en büyük ödül, işini seven gençlerin katılımını görmek. Ekibindeki gençlerin heyecanı, onun için hayatın en güzel anlarından biri.
Mesut Bey’in hikayesi, yalnızca bir ustanın bihakkın ilgisinde değil, aynı zamanda toplumun köklü değerlerini yeniden canlandırmak için bir çaba olarak da değerlendiriliyor. “Eğer sahip olduğumuz bu değerleri yitip gidecekse, önce biz kendi içimizde onları korumalıyız. Gerçek zanaatkarlar, kalbini işine katanlardır,” diyerek zanaatın ruhunu anlatıyor. Mesut Bey’in azmi ve sevgisi, unutulmaya yüz tutmuş zanaatlerin yeniden doğmasına vesile olabileceğinin güzel bir örneği olarak karşımıza çıkıyor.
Sonuç olarak, 87 yaşındaki Mesut Bey, yalnızca göz alıcı el yapımı ürünler üretmekle kalmıyor; aynı zamanda sahip olduğu bilgi ve deneyimleri yeni nesillere aktararak, bu geleneği yaşatmaya çalışıyor. El emeği, zamanla belki de daha çok değer kazanacak ve Mesut Bey gibi ustaların gayreti sayesinde gelecek kuşaklara ulaşacaktır. Onun öyküsü, gençlere ilham vererek, yaş alma ile el işinin değerinin zamanı durduran bir sanat olduğunu hatırlatıyor.