Son yıllarda, uyuşturucu ticaretine dair artan iddialar ve gençler arasında yayılan “torbacı çocuk” fenomeni toplumsal bir alarm zilleri çalmaya başladı. Ülkemizin çeşitli bölgelerinde uyuşturucu bağımlılığı ve bu ticaretin çarklarında gençlerin yer alması, ailelerin ve toplumun geleceğini tehdit eden bir durum haline geldi. Tanıklık edilen bu olgular, sadece bir suç ağı değil, aynı zamanda derin toplumsal sorunları da ortaya koymaktadır.
"Torbacı çocuk" terimi, uyuşturucu ticaretine karışan, genellikle genç yaştaki bireyleri tanımlamak için kullanılmaktadır. Bu gençler, baronlar tarafından daha büyük kaçakçılara hizmet eden, dağıtım noktasında çalışan bireylerdir. Genellikle 15-25 yaş arası istismar edilen çocuklar, sosyal medyanın etkisiyle kötü alışkanlıklar edinip, bu suç ağlarının parçası haline gelmektedir. Baronlar, gençleri kullanarak kendi menfaatlerini gözetmekte ve toplumda derin yaralar açan bir düzen kurmaya çalışmaktadırlar.
Cinsiyet, yaş ya da sosyoekonomik durum gözetmeden bu fenomenin gençler arasında hızla yayılması, aile kurumunun zayıfladığını ve toplumsal yapının tehlikelerle dolduğunu gözler önüne sermektedir. Aile içi iletişimsizlik, ekonomik zorluklar ve sosyal dışlanma gibi unsurlar, gençlerin bu tür trafiğe katılmasının önünü açmaktadır.
İnternetin ve sosyal medyanın yükselişi, uyuşturucu ticaretinin daha fazla göz önünde olmasına sebep olmuştur. Uyuşturucu baronları, gençleri sosyal medya üzerinden hedeflemekte, onları kolayca etkileyerek "torbacı" yapmaktadır. Snapchat, Instagram gibi platformlarda yapılan satışlar, geleneksel pazar yerlerinin yerini almaya başlamıştır. Bu platformlar, gençler için hem eğlence hem de tehlikeli bir mecra haline gelmiştir.
Gençler, sosyal medya ile birlikte kendilerini daha özgür hissetmekte ve bazıları bu özgürlüğü yanlış yolda değerlendirmektedir. Suç dünyasına dair kurgu içerikler, genç bireyleri bu tehdidin içine çekmekte ve alışkanlık haline getirmektedir. Ülkemizde trajik olayların artması, bu sorunun sadece bireysel değil toplumsal bir mesele olduğunu göstermektedir.
Yetkililer, bu durumla ilgili önlemler almaya çalışıyor. Ancak sorunun çözümü sadece cezai yaptırımlarla sınırlı kalmamalıdır. Eğitim, sosyal programlar ve aile destekleri ile yapılacak çalışmalara ihtiyaç vardır. Gençlerin sosyal hayata kazandırılması ve eğitime teşvik edilmesi, bu kısır döngünün kırılmasında önemli bir rol oynayabilir.
Kısacası, "torbacı çocuk" fenomeni, toplumun bir yarası haline gelmiştir. Bu konuda yapılacak her türlü çalışmanın amacı, bu kötü alışkanlıkların önüne geçmek ve gençlerimizi daha güvenli ve sağlıklı bir geleceğe taşımaktır. Aileler, öğretmenler ve toplumsal bireyler olarak birlikte hareket etmemiz şart. Unutulmamalıdır ki her genç, geleceğimizin teminatıdır ve onlara sahip çıkmak hepimizin görevidir.